Çalışma Saatlerimiz

Pazartesi: 09.00 - 18.30
Salı: 09.00 - 18.00
Çarşamba: 09.00 - 18.00
Perşembe: 09.00 - 18.00
Cuma: 09.00 - 18.00
Cumartesi: -
Pazar: -
Bize Danışın!

Arabuluculuk. Zorunlu mu?

Arabuluculuk. Zorunlu mu?

Arabuluculuk. Zorunlu mu?
-
DAVA ŞARTI OLARAK ARABULUCULUK
Uğur Sertan KARAKOYUNLU*






I.Giriş
Ülkemizde İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku bakımından önemli değişiklikler getiren ; özellikle de işveren-işçi uyuşmazlıklarında arabuluculuk aşamasını zorunlu kılmasıyla öne çıkan İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı 12 Ekim 2017 tarihinde Meclis Genel Kurulunda kabul edildi. Kısa süre içerisinde de Resmi Gazetede yayımlanması bekleniyor. Söz konusu değişikliklere komisyon aşamasından bu yana işçi ve işveren sendikaları ve sivil toplum örgütlerinden farklı tepkiler gelmekte, kimi kesimlerce yerinde değişiklikler olarak nitelense de özellikle işçi sendikalarından zıt yönde yorumlar yapılmaktadır. Her ne olursa olsun değişikliklerin iş uyuşmazlıklarında yeni bir dönem başlatacağı ise aşikar.
Adalet Bakanlığı’nın söz konusu tasarı ile ulaşmak istediği hedeflerin başında İş Mahkemelerinin iş yükünü hafifletmek olduğunu söylemek mümkün. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre 2016 yılı itibariyle gelen dava bakımından İş Mahkemeleri, Asliye Hukuk ve Sulh Hukuk Mahkemelerinden sonra 522.535 dava ile 3.sırada yer alıyor ve bunlardan 313.049 dava o yıl içinde sona erdirilemeyip bir sonraki yıla devretmiş durumda. İş davalarının ortalama görülme süresiyse 434 günlük süreyle mahkemeleri uzun süre meşgul eden davalardan. Bu bakımdan arabuluculuğun süre açısından avantajlı olması gayesinin de tasarıyla hedeflendiği söylenebilir.
Değişiklikler getiren taslak öncesi durumda arabulucuya başvuru dava öncesi veya dava sırasında taraflar için ihtiyari bir yolken artık dava öncesi zorunlu aşama haline getirilmiştir.
Bu makalede söz konusu değişiklikler “zorunlu arabuluculuk” ekseni etrafında incelenecek, bunun dışında 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve 4857 sayılı İş Kanunu’ndaki değişikliklere de genel hatlarıyla değinilecektir.




A.Arabuluculuğun Tanımı
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na göre arabuluculuk; sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmıştır.
“Taraflara çözümü dayatmadan, onlara çözüm için yardımcı olan ve ortam hazırlayan kişi konumunda olan arabulucu, mahkemeden farklı olarak karar veren değil, tarafların vereceği karara yardımcı olan, ortam hazırlayan kişidir. Bu çözüm yolunda haklılık değil karşılıklı menfaatler önem taşır. Yargısal çözüm sonunda bazen iki taraf da kaybeder ve geleceğe yönelik sosyal ve ekonomik ilişkiler bozulurken; arabuluculukta iki taraf da kazanır, tarafların sosyal ve ekonomik ilişkileri devam eder. Oyun teorisi açısından kazan-kazan kuralı geçerlidir”(Pekcanıtez, Atalay ve Özekes, 2015:670-673).
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 20.maddesine göre arabulucunun taşıması gereken nitelikler şu şekildedir, ancak söz konusu tasarı ile bu madde de değişikliğe uğramıştır ,bu değişikliklere aşağıda değinilecektir:
a) Türk vatandaşı olmak,
b) Mesleğinde en az beş yıllık kıdeme sahip hukuk fakültesi mezunu olmak,
c) Tam ehliyetli olmak,
ç) Kasten işlenmiş bir suçtan mahkûm olmamak,
d) (Ek: 5/6/2017-KHK-691/9 md.) Terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak
e) Arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve Bakanlıkça yapılan yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olmak,
II.Kanunun Getirdiği Yenilikler
A.Genel Olarak Zorunlu Arabuluculuğun Uygulaması ve İstisnası
Genel kuruldan geçen Tasarı metninin 3.maddesi Dava Şartı Olarak Arabuluculuk başlığı altında zorunlu arabuluculuk müessesesini düzenlemiştir. Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiştir. Davacı arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağı dava dilekçesine eklemek zorundadır. Aksi taktirde davası dava şartı eksikliğinden usulden reddedilecektir. Dava öncesi arabulucuya başvurma zorunlu bir aşama haline gelmiştir.
Maddenin 3.fıkrasında ise önemli bir istisnaya yer verilmiştir: İş kazası veya meslek hastalığından doğan uyuşmazlıklarda maddi, manevi tazminat ve tespit, itiraz, rücu davaları bakımından arabulucuya başvuruyu zorunlu dava şartı dışında tutulmuştur. Bu tür uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurmadan da doğrudan İş Mahkemelerinde dava açılabilecektir. Bakanlık bu tür uyuşmazlıklarda artık tarafların arabuluculuk yöntemiyle uyuşmazlığı sona erdirme ihtimalini düşük bulmuş olacak ki istisna hükmünü tasarıya eklemiştir.
B.Arabuluculukta Taraflar
Arabuluculuk işçi-işveren-arabulucudan oluşan üçlü bir uyuşmazlık çözüm yoludur. Taraflar görüşmelere bizzat katılıp anlaşmaya çalışabilirler. Gemi adamı ve gazeteciler 3.madde kapsamında işçi sayılır ve arabulucuya başvuru onlar için de dava şartı haline getirilmiştir.
Kural tarafların bizzat görüşmelere katılmasıyken tasarı tarafların temsilini de düzenleyerek avukat ve kanuni temsilcinin de görüşmelere katılma ve arabulucu tarafından hazırlanan belgeyi imzalama imkanını sağlamış bulunuyor. Ayrıca işveren kendi çalışanını yazılı bir belge ile yetkilendirip son tutanağa imza yetkisi bile verebiliyor.
Peki arabulucu uyuşmazlığa nasıl, hangi kurum tarafından atanacak? Arabuluculuk Daire Başkanlığı sicile kayıtlı arabuluculardan, 3.madde uyarınca arabuluculuk yapmak isteyenleri adli yargı ilk derece adalet komisyonlarına göre listeler ve ilgili komisyonlara listeleri bildirir. Komisyon başkanlıkları da Arabulucu Bürolarına iletir. Uyuşmazlıklara atanacak arabulucular Bürolarca seçilir. Ancak tasarı taraflara anlaşmaları halinde listedeki bir arabulucuyu seçme imkanını sunmaktadır.
Tasarının getirdiği yeniliklerden birisi de asıl-alt işveren ilişkisinin varlığı halinde, işe iade talebiyle arabulucuya başvurulması durumunda anlaşmanın gerçekleşebilmesi için asıl işveren ve alt işverenin görüşmelere birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması şartı aranmıştır.
C.Yetkili Arabulucunun Belirlenmesi
Tasarıya göre başvuru; karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna yapılması gerekiyor. Yani iş davalarındaki yetki kuralına paralel bir düzenlemeden söz etmek mümkün. Bu yerlerde arabuluculuk bürosu bulunmuyorsa arabuluculukla görevli yazı işleri müdürlüğüne başvuru yapılacaktır.
Arabulucunun yetkisine itiraz da aynı şekilde davalardaki yetki itirazına paralel şekilde düzenlenmiştir:
Arabulucu resen yetkili olup olmadığını inceleyemeyecek, karşı taraf en geç ilk toplantıda yerleşim yeri veya işin yapıldığı yere ilişkin belgelerini sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilecektir. Bu durumda arabulucu dosyayı ilgili Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere Bürosuna teslim eder, Mahkeme yetkisizlik kararı verirse yetkili büroyu kesin olarak belirleyip Büroya iade eder, kararını taraflara tebliğ eder. Tebliğden itibaren 1 hafta içinde yetkili büroya başvurulursa yetkisiz büroya başvuru tarihi yetkili büroya başvuru tarihi olarak kabul edilir. Yetki itirazı reddedilirse aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve yeni görevlendirme tarihinden itibaren arabuluculuk süresi işlemeye başlar.

D.Arabuluculuk Faaliyetinde Süre
Arabulucu yapılan başvuruyu 3 hafta içinde sonuçlandırmak zorundadır. Ancak zorunlu hallerde kendisine en fazla 1 hafta daha ek süre verilebilecektir.
E.Toplantılara Katılım
Başvuran tarafın verdiği bilgiler veya arabulucu tarafından resen yapılan araştırma sonucu tarafların adreslerine ilk toplantı yeri ve zamanı tebliğ edilir.
Taraflardan biri geçerli bir mazereti olmaksızın ilk toplantıya katılmazsa arabuluculuk faaliyeti sona erer, katılmayan taraf son tutanakta belirtilir ve dava aşamasında kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu olur. Ayrıca bu taraf lehine avukatlık ücretine hükmedilmez.
İki tarafın da ilk toplantıya katılamaması sebebiyle arabuluculuk faaliyeti sona ererse açılacak davada her iki taraf sadece kendi yaptıkları yargılama giderinden sorumlu olurlar, giderleri haksız çıkan tarafa yükletme imkanını kaybederler.
Görüldüğü üzere tarafların arabuluculuk aşamasına aktif bir şekilde katılımı aranmış, ilk toplantıda mazeretsiz bulunmamaya ağır sonuçlar bağlanmıştır.
F.Arabuluculuk Ücretinin Belirlenmesi
Tasarıda tarafların arabuluculuk ücretinden sorumlu oldukları kısım görüşmelerin anlaşmayla sonlanıp sonlanmamasına göre farklı sonuçlar bağlanarak düzenlenmiştir.
Eğer taraflar görüşmeler sonucunda anlaşmaya varırlarsa aksini kararlaştırmadıkları sürece Asgari Arabuluculuk Ücret Tarifesindeki ücrete eşit şekilde katılırlar. Tarafların anlaşmaya vardıkları görüşmeler işe iade başvurusuyla başlamış ise ; arabulucuya ödenecek ücret işçinin işe başlatılmaması durumunda ödenecek 4-8 aylık ücreti tutarında tazminat ve boşta geçen süreye ilişkin en çok 4 aylık ücreti ve diğer hakları toplamı üzerinde anlaşılan miktar olarak kabul edilir.
Tarafların anlaşamamasıyla sonuçlanan başvurularda ise arabulucu ücretinin 2 saatlik kısmı Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır, kalan kısım aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Taraflara ulaşamama, tarafların katılmaması sebebiyle görüşme yapılamaması veya 2 saatten az süren görüşmelerde arabulucu ücreti Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
Anlaşamama durumunda ücret ister taraflarca ister Bakanlıkça karşılansın, yargılama gideri olarak kayda geçer ve nihai olarak dava sürecinde haksız çıkan tarafa yükletilir.








G.Arabuluculuk Bürosunun Zorunlu Giderlerine Katılma
3.maddenin 16.fıkrasına göre Büro tarafından yapılması gerekli tebligat vs. gibi zorunlu giderler; görüşmelerin anlaşmayla sona ermesi durumunda anlaşmaları uyarınca taraflarca, anlaşmazlıkla sona ermesi durumunda yargılama sonunda haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere Adalet Bakanlığınca karşılanır.




H.Arabulucuya Başvurunun Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Sürelere Etkisi
Maddenin 17.fıkrasına göre arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlenmesine kadar zamanaşımı süresi durur; hak düşürücü süre işlemez. Bakanlık bu hükümle tarafların zamanaşımı/hak düşürücü sürenin sona ermesi baskısı yaşamadan, güvenceli bir şekilde arabuluculuk görüşmelerine etkin katılımlarını amaçlamıştır.

III.Tasarının 4857 sayılı İş Kanunundaki Bazı Kurumlara Etkisi

A.İş Kanunu 20.madde İşe İade Usulü
Fesih bildirimine itiraz ve usulü başlıklı 20.madde iş sözleşmesi feshedilen işçinin, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabileceği veya taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülebileceğini belirtmiştir. Zorunlu arabuluculuk aşamasına geçilmesiyle birlikte bu hükümde de değişiklikler meydana gelecektir. Tasarıda çerçeve madde 11’de belirtildiği üzere bu durumda fesih bildiriminden itibaren 1 ay içinde dava açmak yerine arabulucuya başvurulması, anlaşmaya varılamaz ise son tutanağın düzenlenmesinden itibaren 2 hafta içinde iş mahkemesinde dava açılması/özel hakeme başvurulması şeklinde basamaklı bir yol çizilmiştir. Değişikliğin yürürlüğe girmesiyle birlikte bir ay içinde arabulucuya başvurmayan işçi zorunlu dava şartı olan arabuluculuk basamağını geçmediği için bir sonraki basamak olan dava/özel hakem basamağına da geçemeyecek,hak kaybı yaşayacaktır.
• İş K. M.20: İşe iade davası 1 ay içinde eski

1 ay içinde yeni



B.İş Kanunu 21.Madde Geçersiz Feshin Sonuçları
Çerçeve madde 12 hükmü gereğince arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar işçinin işe başlatılması konusunda anlaşırlarsa şu hususların da kararlaştırılması gerekir :
• İşe başlatma tarihi
• Boşta geçirilen süreye ilişkin en çok 4 aya kadar ücret ve sair haklar tutarı
• İşe başlatmama halinde ödenecek 4-8 aylık tazminat tutarı
Aksi taktirde taraflar anlaşmamış sayılır. Söz konusu tasarı ile yetkisi ve etkinliği artan arabuluculuk aşamasında çözümün nihai olması, uyuşmazlığın bir sonraki sürece yansımaması amacıyla yukarıda sayılan kalemlerin taraflarca belirlenmesi aranmıştır.
C.Zamanaşımı
Kanımızca iş uyuşmazlıklarında arabuluculuğun dava şartı haline getirilmesinden sonra en kökten değişiklik ücret dışındaki işçilik alacaklarındaki zamanaşımı hususunda gerçekleşmiştir. Bilindiği üzere İş Kanunu 32.maddesi son fıkrası gereğince ücret alacaklarında zamanaşımı süresi 5 yıldır. Ancak ücret dışındaki ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, kötü niyet tazminatı, ayrımcılık tazminatı, yıllık izin ücreti gibi alacaklar Türk Borçlar Kanunu’ndaki genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık zamanaşımı süresine tabiydi. Ancak Genel Kuruldan geçen tasarı metninin 15.çerçeve maddesi ;
a)Kıdem tazminatı
b)İş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat
c)Kötüniyet tazminatı
d)İş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat
yıllık izin ücretinde zamanaşımını 5 yıl olarak belirlemiştir. Böylelikle işçilik alacaklarını oluşturan birçok kalemde aynı zamanaşımı süresi uygulanarak bu konuda birlik sağlanmış olacaktır. 10 yıl gibi uzun bir zamanaşımı süresinin bitimine yakın zaman beklenerek kötüye kullanılabildiği durumların olması, işverenin 10 yıllık uzun süre sonunda işçiyle ilgili bilge ve belgelere ulaşabilme güçlüğü çekebilecek olması gibi endişelerle sürenin ücret alacaklarıyla denk konuma getirilmesini olumlu bir gelişme olarak görüyoruz.
Yıllık izin ücretlerinin de ayrıca belirtilmiş olması, söz konusu alacak kalemi bakımından doktrin ve yargı kararlarında süregelmekte olan “ücret zamanaşımı mı genel zamanaşımı mı?” tartışmalarına da nihai bir yanıt getirmiştir.
5 yıllık zamanaşımı süresinin ne şekilde uygulanacağının cevabını ise GEÇİCİ MADDE 8 veriyor :
“Ek 3 üncü madde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra sona eren iş sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar hakkında uygulanır. Ek 3 üncü maddede belirtilen yıllık izin ücreti ve tazminatlar için bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam eder. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, ek 3 üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, ek 3 üncü maddede öngörülen sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olur.”
IV.Tasarının 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunda Getirdiği Yenilikler
Öncelikle yukarıda değindiğimiz üzere arabuluculuk siciline kayıt şartlarında değişiklikler bulunmaktadır. Türk vatandaşı olmak, mesleğinde en az 5 yıllık kıdeme sahip hukuk fakültesi mezunu olmak, tam ehliyetli olmak, terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak şartları halen geçerliyken, kasten işlenmiş bir suçtan mahkum olmamak şartı komisyon metnini de değişikliğe uğratarak TBMM Genel Kurulunda şu şekilde kabul edilmiştir: “26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak”.
Ayrıca yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olmak da şartlar arasında aranırken tasarının yürürlüğe girmesiyle uygulamalı sınav kalkacak, sicile kayıt için tek sınav, yazılı sınav haline gelecek.
Tasarıya göre taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi ayrıca icra edilebilirlik şerhi alınmasına gerek olmaksızın ilam niteliğinde belge sayılacaktır.
Çerçeve madde 24 gereğine arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde üzerinde anlaşmaya varılan hususlarda taraflarca dava açılamaması da aynı şekilde önemli yeniliklerden.
Yeni tasarıyla arabuluculuk aşamasının önemi ve etkinliği artırılırken arabulucunun da daha etkin rol almasını sağlayacak düzenlemeler yapılmıştır. Bu anlamda arabulucuya çerçeve madde 22 ile tarafların çözüm üretemedikleri bir hal ortaya çıkması halinde artık taraflara çözüm önerisi sunabilecektir. Kanunun eski halinde daha pasif bir konum olarak; taraflardan gelen çözüm önerilerinin tahlillerini yapıp tarafların anlaşması için uygun ortamı sağlama görevi, tarafların çözüm üretememeleri hali için çözüm önerisi sunmak şeklinde genişletilmiştir.
Tasarı ile arabuluculuk görüşmelerine yalnız avukatın değil aynı zamanda kanuni temsilcinin de temsilci olarak katılabilme imkanı sağlanmış, arabuluculuk faaliyeti için beklenen yoğun başvurulara katılımı kolaylaştırmıştır.
Tasarı ile arabuluculuk faaliyeti zorunlu dava şartı haline getirilmesi sebebiyle adli yardımdan yararlanma olanağı ilk defa bu tasarıyla kanunlaşacaktır. Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla adli yardımdan yararlanabilecektir. Bu konuda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 334 ila 340 ıncı maddeleri kıyasen uygulanacaktır.

IV.TASARININ ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI
Çerçeve madde 38 hükmüne göre zorunlu dava şartı arabuluculuğu düzenleyen Tasarı’nın 3.maddesi, fesih bildirimine itiraz ve usulünü düzenleyen 11.maddesi ve geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçlarını düzenleyen 12.maddesi hükümleri 01/01/2018 tarihinde ; tasarıda geri kalan hususlar ise yayım tarihinde yürürlüğe girecektir. Yukarıda zamanaşımı bahsinde belirttiğimiz üzere ücret dışındaki işçi alacaklarındaki 5 yıllık zamanaşımı süresi 01/01/2018 tarihinden sonra sona eren hizmet akitleri bakımından uygulama alanı bulacaktır.

V.SONUÇ
Meclis Genel Kurulu’nda onaylanan ve yakın zamanda Cumhurbaşkanı tarafından Resmi Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girmesi beklenen İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı’nın işçi ve işveren uyuşmazlıkları açısından yeni bir soluk getireceği kanaatindeyiz. “Geç gelen adalet adalet değildir” düsturundan yola çıkarsak özellikle usul ekonomisi açısından her uyuşmazlığı İş Mahkemelerinde çözmeye çalışmak yargı sistemimizdeki yoğun iş yükü sebebiyle zaman bakımından uyuşmalığın uzamasına sebep olacak ve pahalı bir yargılamayı gerektirerek taraflar için ekonomiklikten de uzaklaşacaktır. Duruşma günlerinin uzak tarihlere verilmesi, uyuşmazlık ve karar tarihleri arasına uzun süreler girmesi sebebiyle delillerin kesinlik derecelerinin giderek azalmasından dolayı hakikate ulaşmanın zorluğunun söz konusu tasarı ile aşılacağı kanaatindeyiz. Zorunlu arabuluculuk aşaması genellikle dava aşamaları sırasında işsiz bulunan ve geçim sıkıntısı çeken işçiyi pahalı yargılama masrafı yükünden kurtarıp daha uygun bir yolla çözüme ulaştıracaktır. Arabuluculuk aşamasının genel olarak yargı sistemimizde uygulamasının ve taraflar arasında bilinirliğinin yaygınlaşmasında büyük lüzum görmekteyiz.
Hazırlayan : Stajyer Avukat Uğur Sertan Karakoyunlu 21.10.2017
Atalay Aksay

Atalay Aksay

Yönetici

Yorum Yaz...

loading